بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَأَمَّا ٱلْإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكْرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَكْرَمَنِ ١٥

Amma insan, ne zaman Rabbi onu imtihaan edib de kendisine (lütf-ü) kerem (iyle muaamele) eder, ona ni'metler verirse «Rabbim beni şerefli kıldı» der!

– Hasan Basri Çantay

وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَهَٰنَنِ ١٦

Fakat ne vakit da onu deneyerek üzerine rızkını daraltırsa şimdi de« Rabbim bana ihanet etdi» der!

– Hasan Basri Çantay

كَلَّاۖ بَل لَّا تُكْرِمُونَ ٱلْيَتِيمَ ١٧

Hayır. Siz bil'akis yetime iyilik etmezsiniz.

– Hasan Basri Çantay

وَلَا تَحَٰٓضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلْمِسْكِينِ ١٨

Yoksula yedirmek için birbirinizi kandırmazsınız.

– Hasan Basri Çantay

وَتَأْكُلُونَ ٱلتُّرَاثَ أَكْلًا لَّمًّا ١٩

Mirası halâl, haaram demeyib alabildiğinize yersiniz.

– Hasan Basri Çantay

وَتُحِبُّونَ ٱلْمَالَ حُبًّا جَمًّا ٢٠

Malı pek çok seversiniz.

– Hasan Basri Çantay

كَلَّآ إِذَا دُكَّتِ ٱلْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا ٢١

Hakkaa ki yer (zelzeleyle) parça parça dağıtıldığı zaman,

– Hasan Basri Çantay

وَجَآءَ رَبُّكَ وَٱلْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا ٢٢

Rabbin (in emri) geldiği, melekler de saf saf (indiği zaman),

– Hasan Basri Çantay

وَجِاْىٓءَ يَوْمَئِذٍۭ بِجَهَنَّمَۚ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ ٱلْإِنسَٰنُ وَأَنَّىٰ لَهُ ٱلذِّكْرَىٰ ٢٣

ki o gün cehennem de getirilmişdir, insan o gün (herşey'i) hatırlayacak. Fakat hatırlamadan ona ne (fâide)?

– Hasan Basri Çantay

يَقُولُ يَٰلَيْتَنِى قَدَّمْتُ لِحَيَاتِى ٢٤

«Ah, diyecek, keski hayâtım için önden (saalih ameller) yapsaydım».

– Hasan Basri Çantay

فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُعَذِّبُ عَذَابَهُۥٓ أَحَدٌ ٢٥

Artık o gün (Allahın) azâbı gibi hiçbir kimse azâb yapamaz,

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu